Vatan Partisi Öncü Kadın Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Uncu, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı değerlendirdi, tehdidin boyutuyla uyumlu çözümler göremediklerini söyledi
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı kamuoyuna açıkladı. 2024-2028 yıllarını kapsayacak Eylem Planı’nda, küresel riskler ve demografik dönüşüm karşısında ailenin korunması, ailelerin refah düzeyinin yükseltilmesi, aile odaklı sosyal politika ve hizmetlerin etkinliğinin artırılması, dijitalleşme sürecinde ailenin desteklenmesi, aileye duyarlı çevre politikaları ile ailelerin afet ve acil durumlara dayanıklılığının artırılması yer alıyor.
Vatan Partisi Öncü Kadın Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Şule Uncu, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Yönetim Kurulu Üyesi, Aile Danışmanı Selenga Artar Yağcı ve Eğitimci Eda Şimşek, Eylem Planı’nı değerlendirdiler ve önerilerde bulundular:
LGBT’YE KARŞI GİRİŞİM NEREDE?
– Şule Uncu: Hepimizin bildiği üzere aile; insanı yalnızlaşmadan ve değersizleşmeden kurtaracak bir kaledir, milli devrimci kültürün inşasında anahtar roldedir ve bu kültürün taşıyıcısıdır, güçlü toplumun temelidir. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi konusunda devlet yönetiminin harekete geçmesini olumlu buluyoruz. Çünkü aile kurumumuz küresel tehditler altında ve korunmak zorunda. İlk defa böyle bir eylem planı hazırlanıyor, bunu değerli bir çaba olarak kabul ediyoruz.
Ancak hazırlanan Eylem Planı yetersizlikler içeriyor ve tehdidin boyutuyla orantılı çözümleri Plan’da göremiyoruz. Örneğin; cinsiyetsizleştirme projesi metinde saptanmış olsa da LGBT propagandasını engelleyecek yasa önerisine dair bir girişim Eylem Planı’nda yer almıyor. LGBT propagandası dijital okuryazarlık eğitimleriyle engellenemez. Ya da çeşitli bakanlıklarımızın hazırlamış olduğu resmi belgelerde “toplumsal cinsiyet” ifadesi duruyorken cinsiyetsizleştirme planlarıyla başa çıkılamaz. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi yönündeki çabalar olumludur ancak daha kararlı olmak ve gerçek çözümlerden kaçmamak zaruridir.
‘EYLEM KOYMAYA İHTİYACIMIZ VAR’
– Selenga Artar Yağcı: Vizyon olarak tatmin edici, birçok konuya değinilmiş. Ancak eylem planı olarak yetersiz bir çalışma. “Araştırılacaktır”, “bakılacaktır” tarzı ifadeler çok, net görevler az. Toplumda bir heyecan ve seferberlik ruhu yaratması için daha net olmak gerekiyor. Örneğin, küresel cinsiyetsizleştirme projeleriyle mücadele konusu… Karşı taraf propagandalarıyla, medyasıyla, sermayesiyle, yasalarıyla, kültür ve eğitim programlarıyla on yıllardır üzerimize geliyor. Biz bu Belge’de bile bir amaç ortaya koyamıyoruz, ne yapacağımızı bildiğimizi göstermiyoruz. Vizyon Belgesi, bu alanda yasal tedbir almayı tartıştırmıyor bile…
Başka bir örnek dijitalleşme ve sosyal medya alanından: Ülkemiz, gençlerimiz, aile kurumumuz müthiş korunmasız, adeta dünyanın sosyal deney laboratuvar alanına dönmüş, elimiz kolumuz bağlı seyrediyoruz. Kamu spotu yayınlayacağız da toplumu bilinçlendireceğiz, bu mudur bizim çözümümüz? Aileyi koruyacağız ama gündüz kuşağı programlarının kaldırılması için adım atamıyoruz, bunları Eylem Planımıza yazmıyoruz. Kitapçıklarla, belgelerle, süslü tablolarla konuyu geçiştirmeyelim. Bizim bu konuda eylem koymaya ihtiyacımız var, onu göremiyoruz. Belge’de de göremiyoruz, gerçekte de göremiyoruz.
‘SEMİNERLERE SIKIŞIP KALMAYALIM’
– Eda Şimşek: İşlevsel olabilecek maddeler var. Örneğin kreş sayısının artması, yeni evleneceklere yönelik kredi, aile dostu işyerleri, 0-72 aylık çocuğu olan ebeveynlerin işe dönme sürecini hızlandırma gibi… Ama Eylem Planı’ndaki çalışmaların çoğu araştırma ve eğitim düzeyinde kalacak gibi duruyor.
Nüfus artış hızımızın düşüklüğü gerçekten korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Bu sorunun ekonomik kısmıyla ilgili kalıcı tedbirler göremedim. Aileler uzun süredir ciddi ekonomik buhranla mücadele ediyorlar. Evlilik olsa bile, ki bu iki kişinin maddi gücünü birleştirme olarak da kabul edilebilir, çocuk için aileler maddi olarak belli bir noktaya gelmeyi bekliyorlar. Kadın başına 5 çocuktan kadın başına 1.6 çocuk sayısına düşmemiz inanılmaz bir oran. Aileler maddi olarak desteklenmeli ama bu tek başına bir çözüm değil.
Ayrıca, meslek edindirme kursları arttırılacak deniyor. Ancak sorun, meslek edindirme kurslarının yetersizliği sayısının az olması değil, meslek sahibi olan kişilerin iş bulamamasından kaynaklanıyor. Başarı kriterini kurslara katılan kişi sayısı olarak almışlar. Oysa başarı, katılanlar içinde işgücüne katılan sayısı olarak ele alınmalıydı. Milli Eğitim Bakanlığı da ailenin korunması mücadelesinde çok önemli roller üstlenebilecekken seminer ve eğitim arasında sıkışmış kalmış.
Sözün özü, bu Vizyon Belgesi, çalışmalar için kılavuz olabilir, yeni çalışmaları hangi bakış açısına göre yapacağımıza örnek teşkil edebilir ama somut ve gerçekçi adımları atma noktasında bence hantal bir çalışma.