Başlığı görünce, ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass ile çocukların ne alakası var diye düşünmeniz ve başlıktaki soruya ‘öyle şey mi olur’ cevabını vermeniz son derece doğal ve akla yatkındır. Garip olan, ABD’nin yanında poz vererek çocuk istismarı ile mücadele edilemeyeceğini yazmak zorunda kalmamızdır.
Çocuğa yönelik fiziksel, psikolojik ve cinsel istismar toplumumuzun önündeki en önemli sorunlardan biri. Toplumsal çürümenin en çarpıcı haliyle ne yazık ki sık sık yüzleşiyoruz. Bu soruna çözüm bulunması sağlıklı bir geleceğin inşasının şüphesiz ki ön koşuludur.
Çocuk istismarını önlemek için elini taşın altına koyan geniş bir kesim var. Başta kadın dernekleri olmak üzere çok sayıda demokratik kitle örgütü, barolar, eğitimciler, psikologlar, medya kuruluşları sorumluluk üstleniyor. Çok sayıda önemli çalışmaya imza atılıyor. Cevaplanması gereken kritik sorular ise: Bu birlikteliği hangi program etrafında örgütleyeceğiz? Mücadeleyi nasıl başarıya ulaştıracağız? Yeni toplumu nasıl ve kimlerle inşa edeceğiz?
İzmir’in Menderes ilçesinde yaşları 6 ile 11 arasında değişen 6 kız çocuğuna okul müdürü tarafından pornografik filmler izletilmesi ile başlayan tacizi açığa çıkaran Saadet Öğretmen çocuk istismarı ile mücadelenin simge isimlerinden biri oldu. Televizyonlara çıktı, gazetelere röportajlar verdi, üniversitelerde konferanslara katıldı. Dernek kurdu. Hepimiz aklımızın ve vicdanımızın gerektirdiği şeyi yaptık ve Saadet Öğretmen’e destek verdik.
Buraya kadar her şey normal ve takdire şayan. Ancak aklımıza ve vicdanımıza kabul ettiremediğimiz iki olay yaşandı. Önce, Saadet Öğretmen’e ABD’den “Uluslararası Kadınlar Cesaret Ödülü” verildi. Saadet Öğretmen ödülü First Lady Melanie Trump’tan aldı. Birkaç ay aradan sonra ise Saadet Öğretmen, ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’ın evini ziyaret etti. John Bass’ın kendisi gibi ABD’li diplomat eşi ile Holly Holzer Bass ile hoş bir sohbet gerçekleştirdiklerini sosyal medya hesaplarından duyurdu.
Saadet Öğretmen’in John Bass ve eşi ile kişisel bir ahbaplığının olmadığını düşünerek bu ziyaretin de çocuk istismarı ile mücadele (!) kapsamında planlandığı yorumunu yapıyoruz.
ABD’nin başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini parçalayarak İkinci İsrail’i kurmayı hedeflediğini bilmeyen kalmadı. Terör örgütlerini finanse ettiğini, bombalarla ve darbe tezgahlarıyla yönetimleri hizaya getirmeye çalıştığını, etnik, mezhepsel ve cinsel kimlikler üzerinden suni çatışmalar yarattığını, gençleri uyuşturmak için sistemli bir çalışma yürüttüğünü ve daha nicelerini tekrar tekrar anımsatmaya gerek duymuyoruz. %90’ları aşan ABD karşıtlığı milletimizin bu gerçekliği tüm çıplaklığıyla gördüğünü kanıtlıyor. Mevzilenme ve mücadele alanları bu kadar netken çocuk istismarı ile mücadele yolunun ABD’den geçtiğini düşünmek de neyin nesi?
Milyonlarca çocuğu öldüren ABD mi çocukları koruyacak?
ABD’nin ‘kara gücüm’ dediği PKK, şehir merkezlerinde bombalar patlatırken çocukları hedef almıyor mu?
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye’deki PYD kamplarında atış talimi yapan çocuk savaşçıların fotoğrafını övgüler düzerek paylaşmadı mı?
Aylan Bebek’in minik bedeni ABD’nin yarattığı savaştan kaçarken kıyıya vurmadı mı?
Trump’ın ağır silahlarla donattığı PYD, Suriye’de çocuk haklarını mı savunuyor?
ABD, çocukları teğet geçen bombalar üreterek mi bu mücadeleye katkı sunacak?
Saadet Öğretmeni dostça uyarmak zorundayız: Kadına, erkeğe, çocuğa düşman emperyalist-kapitalist sistem ile mücadele etmeden ne çocuk istismarını önleyebilirsiniz ne de kadın haklarını savunabilirsiniz. Ancak ve ancak yalnızlaşırsınız. ABD’nin çocukları koruyacağına çocukları bile ikna edemezsiniz!