30 Ekim 1908’de Selanik- Kesendire’de doğdu. Selanikli anne ve Bulgaristan Şumnulu babanın kızıdır. Babası Halkalı Yüksek ziraat mektebini bitirmiş, orman fen memuru olarak çalışmaktadır. 1908 Hürriyet Devriminden önce Makedonya’da örgütlenmelere katılmıştır. Balkan Savaşı patlak verince aile Anadolu’ya göç eder.
Afet’in Eğitimi Mihalıççık’ta resmi bir kız okulunda başlar, ilkokulun 1 ve 2. sınıfını orada okur. 7 yaşındayken annesini veremden kaybeder. Babası birkaç evlilik daha yapar, çocukları Afet ve Reşat’ı yanından ayırmadan Türkiye’nin çok çeşitli illerinde Orman Müfettişi olarak görev alır. Altı yıllık ilköğrenimini Biga’da, kız okulunda sınıfta tek öğrenci olarak bitirir. Tarih dersine ve harita bilgisine özel ilgisi vardır. Yine Biga’da iken babası ailesini bırakıp Ankara’ya Mustafa Kemal’in yanına gitmiştir. Öğrenimini Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında sürdürmüştür. Yüzme ve at binmeyi bilir. Ut dersleri de alır.
Babası Ankara’dan dönünce Alanya’ya yerleşirler, daha sonra Elmalı’ya geçerler. 1921 yılında babası Sakarya Savaşı için gider ve savaştan sonra geri döner. Elmalı’da iken aile dostları öğretmen Arif Efendi’den matematik, geometri, tarih, coğrafya dersleri alır. Dışarı çıkarken başını eşarp ile örtüyor, peçe ve çarşaf kullanmıyordu. Elmalı’da bir sınav geçerek Ocak 1922 de bir kız okuluna öğretmen olarak atanır. 30 Ağustos Zaferinde Elmalı’dadırlar. Gazi Mustafa Kemal Paşa ve İzmir en çok duydukları sözcüklerdir. Söke’ye giderler, Söke’de bir ay öğretmenlik yapar. Ülke düşman işgalinden kurtulmuştur ama her taraf yıkık dökük ve koku içindedir. Bursa’ya babasının tayini çıkar. Bursa Öğretmen Kız Okulu’nun 3. sınıfına sınavla kayıt olur. Arada geçirdiği yıllar telafi edilmiştir. Öğrenmeye istekli bir yapıda olduğu için okul hayatı ona mutluluk vermektedir.
Çocukluğunda ve ilk gençlik çağlarında birçok yer görmek ve özellikle onların geleneklerine göre çeşitli yapıda kira evlerinde oturmak, daima eşya değiştirmek yaşamının dinamik geçmesine etkendi. Babası İnegöl’e tayin olduktan sonra yatılı okumaya başlamıştır. Yaz tatillerini İnegöl’de geçirir. Babasının tayini Sinop’a çıktığında, bu sefer yaz tatillerini Sinop’ta geçirmeye başlar. Anneannesi ve babaannesinden ev tertibi ve geleneklerle ilgili önemli şeyler öğrendiğini söyler. 1925 yılında Bursa Kız Öğretmen Okulundan mezun olur. İlkokul öğretmeni olmaya hak kazanmıştır ancak eğitimini devam ettirmek istemektedir. Okumanın yanında tarihi binaları, camileri, türbeleri gezmekten hoşlanıyor, yöresel kıyafetler ve gelenekler ilgi alanına giriyordu. Bu medeniyetleri kimin yaptığını merak ediyordu.
Lozan’a Gidiş
Babasının orman kontrol memuru olarak tayini İzmir’e çıkar, İkinci kordonda Reddi İlhak okuluna atanır. Kız –erkek karışık olan 3. Sınıfı okutma görevi verilir. 11 Ekim 1925’ te Mustafa Kemal İzmir’e gelince öğretmenlerin verdiği bir çay ziyafetinde kendisiyle tanışır. Atatürk, anneannesinin Selanik Doyranlı olduğunu öğrenince ailesiyle tanışmak ister. Atatürk, Afet’in ailesine, öğrenimine devam etmesini sağlayacağını söyler. Afet İnan, dil öğrenimi için Lozan’a Rechemont adındaki yatılı okula gönderilir. Dil okulunda Fransızca dil eğitiminin yanısıra piyano, dikiş, sanat ve spor dersleri de alır.1927 yılında Türkiye’ye döner, İstanbul Fransız Kız Lisesi’ne ( Notre Dame de Sion) yatılı olarak girer. Öğretmenlerin çoğu rahibedir. Okuldan pek çok konuda yararlanmakla birlikte bir kitapta Türklerin sarı ırktan, ikinci derecede bir kavim olduğunun yazılması ve resimlerde bizlere benzemeyen kişilerin Türk olarak tanıtılması onu rahatsız eder ve öğretmenlerine itiraz eder. Yine başka bir kitapta, Türklerin sarı ırka mensup olduğu yazmaktadır. Türkler hakkındaki olumsuz yazıları Atatürk’e gösterir, Atatürk de “ Hayır böyle olmaz, bunlar üzerinde meşgul olalım” der, çevresinde tarihle uğraşan kişilerle konuşulur ve yeni tarih kitapları getirtilir. Çalışılacak konu şudur:” Türklerin cihan tarihinde en eski çağlardan beri gerçek yeri nedir ve uygarlıkta hizmetleri neler olmuştur?”. Afet İnan, tarih çalışmaları yaparken bir taraftan da sınavdan geçerek 1929-1930 ders yılında, Ankara Musiki Muallim mektebinde tarih ve yurt bilgisi öğretmenliğine başlar.
Atatürk, Afet İnan’ın yurt bilgisi dersinde kullandığı kitabı yetersiz bulur ve “Instruction Civique” kitabından çeviriler yapmasını ister. Genel Sekreteri Tevfik Bıyıkoğlu’ndan Almanca çeviriler ister, kendisi de okuduğu kitaplardan aldığı notları yazdırır. Atatürk, ayrıca bu konuları devlet adamları, askeri erkan, hukukçular, edipler ve gününün aydın kişileri arasında Afet İnan’ın da bulunduğu toplantılarda tartıştırırdı. Bu tartışmalar Afet İnan için çok öğretici olmuştur. Bu vesileyle devlet teşkilatımız ve kanunlar üzerinde konuşulmuştur; günün ihtiyaçları göz önünde tutulduğu gibi medeni gereklerin sosyal bünyemize yararlı olabilecek prensipleri düşünülmüştür. Günün siyasi olayları, ülke sorunları, tarihi konular da konuşma konusu olur, bu çalışmaların doğrultusunda yurt bilgisi için yeni kitaplar ve broşürler bastırılır.
Musiki Cemiyetinde kız erkek karışık eğitim görülüyordu. Afet İnan öğrencilerine belediye seçimlerinde oy kullanma uygulaması yaptırır. Ancak bir erkek öğrenci ‘mevcut yasalara göre kadınlar oy kullanamazlar ve seçilemezler’ diye itirazda bulunur. Afet İnan kadınlar da yakında oy kullanacaktır dese de öğrencinin itirazı haklıdır. Bu olay, Afet İnan’ı kadın hakları üzerine çalışmaya teşvik eder. Erkek öğrencisi kadar hak sahibi olmadan ders vermeme kararı alır. O akşam Çankaya Köşkünde kadınların oy hakkı tartışılmaya başlanır. Bu konuya taraf olanlar olduğu gibi karşı çıkanlar da vardır. Bir senedir Şükrü Kaya’nın hazırladığı ve meclise sunulan Belediye Yasa Tasarısında kadınlara oy hakkı verilme maddesi yoktur. Yapılan tartışmalardan sonra bu konudaki madde yasa tasarısına eklenir ve mecliste yapılan tartışmalardan sonra 3 Nisan 1930 Perşembe günü kadınlara da belediye seçimlerinde hak verilerek yasa çıkar. Afet İnan, aynı gün Türk Ocakları salonunda kadın hakları üzerine Gazi Hazretleri, Kazım ve İsmet Paşalar, Mebuslar huzurunda, konferans verir. Konferansın içeriğini daha önceden Atatürk ile birlikte hazırlamışlardır ve bazı yerlerini Atatürk dikte ettirmiştir. Hatta konferansta giyeceği kıyafetinin tasarımını da Atatürk yapar.
23 Nisan 1930’da Türk Ocakları’nın VI. Kurultayına Aksaray delegesi olarak katılır ve sonrasında, elinde Türk Ocakları Yasası varken Atatürk’le durum değerlendirmesi yaparlar. Atatürk Afet’e, Türk Ocağında ne gibi çalışmalar yapacağını sorar. Afet de Türk Ocağında kadın üyelerin çoğalması ve kadın hakları üzerine taraf kazanmak üzerine çalışma yapmayı düşündüğünü söyleyince, Atatürk Türk Ocağı Yasası 2. ve 3. maddeleri üzerinde durur ve Afet İnan’a bu iki maddeyi tahlil etme ve kurultaydan bu maddelerin uygulanmasını isteme görevi verir: Türk Ocağı yasası:
- Madde : Türk Ocağı’nın maksadı, milli şuurun kuvvetlenmesi, medeni ve sıhhi tekamül ve milli iktisadın inkişafıdır.
- Madde: Cumhuriyet, milliyet , muasır medeniyet ve halkçılık mefkurelerini takip eden Türk Ocağı, bu mefkureleri tahakkuk ettirmekte olan Cumhuriyet Halk Fırkası ile devlet siyasetinde beraberdir. Türk Ocağı, bu mefkureleri neşir ve telkin için, hars (kültür) ve içtimaiyat (sosyoloji) sahasında mücadele ve mücahide eder. Kurultayın bitmesine az bir zaman vardır ve Afet İnan tekrar Musiki Cemiyeti’nde öğretmenliğe dönmüştür. Zaman darlığından dolayı” Hiç bir şey dememeyi yeğlerim” demiştir ancak Atatürk “Bu mesele üzerinde çalışacak ve Türk tarihinden bahsedeceksin” emrini vermiştir. Afet İnan Türk’ün medeni vasfı üzerine çalışmalarını başlatır, Atatürk de bazı notlar yazdırır. Çankaya Köşkü’nde konu yine uzman kişiler arasında tartışılır. 28 Nisan 1930’da Afet nutkunu okur ve kırk imzalı bir önerge sunar. Konuşmasında şu maddeleri vurgular:
- Türk Ocakları Yasası’nın 2. ve 3. Maddelerinin açıklanması,
- Yeni yayınlara göre medeniyet tarihinde Türklerin tarihi nedir ve ne olmalıdır?Önerge şöyledir: “ Türk tarih ve medeniyetini ilmi bir surette tetkik etmek için, hususi ve daimi bir heyet teşkiline karar verilmesini ve bu heyetin azasını seçmek selahiyetinin merkez heyetine bırakılmasını teklif ederiz”. Aynı toplantıda 84. madde eklenir ve “Türk Tarih Heyeti” kurulur. Ünlü tarihçilerin bulunduğu heyette Afet Uzmay da yer alır.Tevfik Bıyıklıoğlu’nun ilk başkanı olduğu heyetin ilk toplantısı, 4 Haziran 1930’da yapılmıştır. Yaz aylarında çalışmalarını Atatürk’ün Yalova’daki yazlık köşkünde devam ettirirler. Milletvekili olan tarihçiler de toplantılara katılmaktadırlar. 12 Mart 1931 Kurultayı, Türk Ocakları’nı kapatma kararı alır. Türk Ocakları Atatürk’ün emri üzerine, 15 Nisan 1931’de aynı kurucu üyelerle “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti” adını alır. Bu Cemiyet, Ankara Halkevi’nin üst katında, yaz aylarında da Dolmabahçe Sarayı’nın bir bölümünde çalışır. Türk Tarih Kurumu’nun daha sonra kendi binası ve zengin kütüphanesi olur.
Türk Tarih Tetkik Cemiyeti kuruluşu Türk Tarih Tetkik Cemiyeti Yönetmeliği’nin C maddesine göre Türk tarihini aydınlatmaya yarayacak vesika ve malzemeyi elde etmek için gerekli yerlerde araştırma kazıları yapmak maddesi uyarınca ülkemizde kazı yapacak uzman heyet olmadığı ileri sürülür. Ancak, Afet İnan’ın ısrarı ile bu konu, Atatürk’ün çevresinde tartışılmaya başlanır ve bu amaçla yurt dışına yetiştirilmek amacıyla öğrenciler gönderilir.
2 Temmuz 1932’de ilk kongresini Ankara Halkevi’nde yapan Türk Tarih Tetkik Cemiyeti üyeleri, bir yıl süreyle, hemen daimi olarak Atatürk’ün yakın ilgisiyle ve onunla beraber Ankara, İstanbul, Yalova’da çalışmışlardır. Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitap ile orta ve liseler için basılan tarih kitapları bu çalışmalar arasındadır. Afet, 1933-1935 yıllarında Ankara Kız Lisesinde öğretmenlik görevini sürdürürken bir yandan da yurtiçinde tarihi yerleri ve müzeleri gezip izlenimlerini makaleler halinde yayınlamaktadır. 1935’te Türk Tarih Kurumu’nun yönetim kurulunda asbaşkanlık görevine getirilir. 1935 yılında Alacahöyük’te kazı çalışmalarına katılır. Osmanlı ve Türk arşivinin değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalar yapar.1933 yılında, Ruşen Eşref Ünaydın ve eşi Salha Hanımla, uzun süreli bir yurt dışı gezisine çıkar. Yunanistan, Mısır, Kudüs, Tel Aviv, Beyrut ve Şam’ı gezerler. Gezi notlarını ve müzelerden edindiği fotoğrafları TTTK üyelerine anlatır, “Mısır tarihi ve Medeniyeti” adlı kitap yayınlar. 3-12 Eylül 1935 tarihleri arasında Atatürk’ün tahsis ettiği Ertuğrul yatı ile Marmara ve Ege bölgelerindeki tarihi abideleri ve kazı yerlerini bir heyetle gezer.9 Ocak 1929’da, Topkapı Sarayında eski bir Amerika haritası bulunmuştur. Atatürk, bu haritanın yayınlanmasını ve üzerinde ilmi incelemelerin yapılması talimatını verir. Türk Tarih Kurumunun 1935’de yayınladığı harita üzerine araştırma yapan Afet Uzmay, Cenevre’de bulunduğu zaman konu ile ilgili çeşitli araştırmalar yapar. 16. asırda yaşamış olan Amiral Piri Reis’in 1513 ve 1528 tarihli iki haritası üzerine kitap yayınlar ve Cenevre’de okurken coğrafya cemiyetinde bu konuda bir konferans verir. Bu olay, Türk Medeniyeti konusunda delildir. Konferanstan sonra Afet; Atatürk, Kültür bakanı Saffet Arıkan ve pek çok kişiden tebrik telgrafı alır. Konuyla ilgili yabancı gazetelerde hakkında övücü yazılar yazılır.
1935 Yılında, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi kurulur. Türk tarihini bilimsel metotlarla öğrenmek için uzman yetiştirme amacı güder. Buradaki amaç, dilin öncelikli amaçları olarak Türk tarihine kaynaklık eden bütün eski dilleri öğrenmek ve Türk tarihini o dildeki kaynaklardan araştırmaktır. 9 Ocak 1936’ da kurulan Dil, Tarih, Coğrafya fakültesinde, ilk dersi Afet verir. Atatürk, ders konusunu Afet Uzmay’a dikte ettirmiştir. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi açılmadan önce Afet Uzmay, araştırma yapmak üzere Cenevre, Paris, Londra gibi pek çok Avrupa ülkesine gitmiştir. Döndüğünde kendisine Kültür Bakanlığı’nca fakültede tarih dersi vermesi önerilir. Ancak, bu konuda lisans ve doktora yapmadığı için görevi kabul etmez. Bunun üzerine bakanlıkça, tarih derslerine girmek üzere Cenevre Üniversitesi’ne gönderilir. Bu sürede, Türk Tarih Kurumu görevinden ve Ankara Kız lisesi görevlerinden izinli sayılır.
Cenevre Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Bilimler Fakültesi Yakın Çağ ve Modern Tarih bölümüne kaydolur. Eğitimi sırasında, Türkler hakkında ya bahsedilmediğini ya da barbar olarak bahsedildiğini görünce hocalara itirazlarda bulunur. Onlar da, ellerinde Türkler ile ilgili kaynak olmadığını belirtince, belirli konularda belgelere dayanarak yazılar yazmaya ve konferanslar vermeye başlar. Oradaki hocası Prof. Pittard’ı Türkiye’ye davet ederek Atatürk’le tanıştırır ve birlikte çalışmalar yapmalarına vesile olur.
Afet Uzmay, öğrenimi boyunca Atatürk’le sürekli mektup ve telgrafla iletişim halindedir, araştırmalarını Atatürk’e bildirir, hazırladıklarını Fransızca olarak gönderir ve sürekli Ankara’dan tarihi belgeler ister. Bir ara Paris’e giderek Sorbon Üniversitesindeki derslere girer. Doktora tezinin konusu ise; Türkiye tarihinin genel durumu ve antropolojik veriler üzerinde yapılan ankete göre “Türk Milleti’nin yerini bilimsel esaslara göre saptamak” tır. Bu tezle, lise kitaplarındaki bilgiler bozulmuş ve Türk milletinin yeri bilimsel verilere göre saptanmış olmaktadır. Lisans diplomasını Temmuz 1938’de, doktorayı Temmuz 1939’da alır. Afet, Cenevre’de eğitimini sürdürürken, Atatürk’le birbirlerine gönderdikleri mektuplar ve telgraflar, Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanmıştır. Mektuplardan da anlaşılacağına göre, Atatürk Afet’in eğitiminin içeriğini yakından takip etmiş, ondan gelen bilgileri gerektiğinde devletin ileri gelenleri ile tartışmıştır. Afet, yaz tatillerinde Türkiye’ye geldiğinde de sürekli tarih çalışırlar.
Afet İnan’ın Türk tarihindeki yeri ve önemi şudur: Afet’i, Atatürk’ün Türk Kültürünü ortaya çıkarmak için yaptığı, Türk Tarihi ve Türk medeniyetini araştırma çalışmalarının tam göbeğinde görüyoruz. Her ne kadar Atatürk, 1930 yılında kadınların belediye seçimlerinde seçme ve seçilme haklarını kullanması için Afet’in konferans vermesini istedi ise de daha sonra onun kadın hakları üzerinde çalışmasından daha çok Türk Kültürünün araştırılması ve tanıtılması çalışmalarında örnek bir bilim kadını olarak yer almasını istemiştir.
Afet Uzmay, hastalığının son günlerinde dahi Atatürk’ün yanında olmuştur. Afet Uzmay, 1940 Yılında Dr. Rıfat İnan’la evlenir ve İnan soyadını alır. 1942’de doçent ve 1950 yılında profesör olur. İki çocuk sahibidir: Arı İnan ve Demir İnan. 1985 yılında vefat eder.
Kaynakça:
- Afet – Arı İnan
- http://oncukadin.org.tr/afet-hanimin-gazinin-ve-milletvekillerinin-huzurunda-kadin-haklari-uzerine-yaptigi-konusma/
- Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler – Afet İnan
- Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm-Zafer Toprak
- Tek Adam 3- Şevket Süreyya Aydemir.