Berlin’de bir Diyarbakır annesi. Anlattıklarına yürek dayanmıyor. Kaç ailenin ocağına düştü bu ateş? Kaç anne baba, kaç kardeş yüreğinde bu yangını taşıyor?
Demokrasi, eşitlikler, haklar diyarı Avrupa’da yaşanıyor tüm bunlar. Yüreği yanık Maide anneyle buluştuk. Bu Anneler Günü’nü, 20 yaşındaki kızı Nilüfer’den ilk kez ayrı geçirecek. PKK kızın aklını çelmiş. Memlekette HDP ne yapıyorsa, burada da yok ‘jin (kadın) hakları’, yok ‘Kürt hakları’ diye faaliyet yürüten sözde kültür derneklerinde çocukları, gençleri kandırıyorlar. İki kadın, iki anne olarak bir parkta oturup sohbet ettik, acısını paylaştık, buruk Anneler Günü’nü kutladık.
Nasıl başladınız eyleminize?
Kızımın kaçırılmasından yaklaşık iki hafta sonra sosyal medyaya kayıp ilanı verdim. Bu ilan aşağı yukarı 8 bin insan tarafından paylaşıldı. Bu paylaşımdan sonra gazeteci Fuat Uğur haber yaptı. Haberden sonra Nilüfer beni aradı, “Ben iyiyim anne! Sen beni neden Türk medyasına verdin?” dedi. “Tamam kızım Türk medyasını istemiyorsan Alman medyasına vereyim” dedim. “Yok, hiçbir yere verme. Arama beni” dedi. Ancak iki dakika kadar süren kısa bir konuşma oldu. Konuşmasından belli ki yalnız değil, birileri var yanında. Aradığı numarayı araştırdım ama oradan da bir sonuç alamadım. Ne yapabilirim diye düşünürken Diyarbakır Anneleri aklıma geldi. Böyle başladım evlat nöbetine.
‘DAHA FAZLA DESTEKLE DAHA İYİ SONUÇ ALIRIZ’
Evlat nöbetine başladıktan sonra nasıl tepkiler aldınız? Avrupa’daki diğer aileler ile iletişim kurdunuz mu?
İnsanlar “yürekten destekliyoruz” diyorlar, ama eylem yaparken yanımda olmaya korkuyorlar. İnsanlar, dernekler, partiler daha çok ve açık destek verseler daha iyi sonuçlar alabilirim. Diyarbakır Annelerine verilen destek gibi. Bakın onlar arttıkça evlatlarına kavuşanların sayısı da artıyor. Ben korona nedeniyle polisten eylem izni alamayınca video kayıtları yapıp paylaştım. Bu videolardan sonra PKK’lılar çok rahatsız oldular. Ben Nilüfer’i aramaya başlayınca bu durumda olan diğer ailelerle iletişim kurmaya başladık. Benim gibi çocuğunu PKK’dan isteyen başka aileler de var. Belçika’da Fahriye anne de başladı evladını aramaya. Çocuklarımızın nasıl kandırıldığını ve kaçırıldığını konuşuyoruz. Korona salgını nedeniyle getirilen kısıtlamalar da ortak nöbete engel oluşturuyor. Çocuğunu aramak isteyen ama korkan aileler de var. Diğer çocukları için endişe ettiklerinden bir şey yapamıyorlar.
Nilüfer’i, gittiği dernekten de aradınız mı?
Nilüfer 20 yaşında diye yasal olarak hiçbir şey yapılamıyor. Ama bir anne için evladının kaç yaşında olduğu önemli değil ki. Nilüfer astım hastası. Derneğe gittiğimde “Benim kızım hasta. Siz onu dağa nasıl götüreceksiniz? Atlayamaz, zıplayamaz, koşamaz” dedim. Umursamaz bir tavırla “Orada herkes hasta zaten” dediler. Bunlar böyle vicdansızlar. Selam verdin mi hayatın bitti. Elini verdin mi kolunu alamıyorsun. Her yerim ağrıyor. Doktora gidiyorum sinirler gerilmiş deyip ağrı kesici veriyorlar. O ağrı kesiciler ağrılarımı kesmiyor ki. Nereye gidersem gideyim içimde bir sıkıntı… Sanki kocaman bir bıçak ciğerime saplanmış her nefesimde dönerek daha derine batıyor gibi. Nefes alamıyorum. Allah kimseye böyle acı yaşatmasın.
‘DAĞA ALIŞTIRIYORLAR’
Bunun sorumlusu kim? Nilüfer’e kızıyor musunuz?
Yine de kızımı düşünüyorum. Nilüfer giderken üstüne ince bir ceket almış, kışlık ceketini giymemiş. O ceketle üşür deyip ona da ayrı üzülüyorum. Benim gibi çocukları kaçırılan diğer ailelerden öğrendim ki, Avrupa’daki eğitim kamplarında da dağdaki koşullarda yaşatıyorlarmış, alışsınlar diye. Üstleri başlarıyla yatıp kalkıyorlarmış, doğru dürüst yiyecek içecek yok. Nilüfer giderken evin anahtarını almış, ama yanına hiçbir şey almadan gitmiş. Dış fırçasını bile almamış. Fransa’da yaşayan bir ailenin de kızı kaçırılmış, ama onlar geri almışlar evlatlarını. O ailenin kızı geri geldiğinde çok perişan bir haldeymiş, zayıflamış, bitkinmiş… Daha dağa götürülmeden Avrupa’dayken böyle… Of of, bir kurtarsaydım evladımı…
Başka aileler de var, dediniz. Kurtulan var mı?
13 yaşında kaçırılıp dağlarda teröristlik yaptırılan, en ilkel koşullarda yaşatılan, ama 17 yaşında bunların elinden kaçıp kurtulan bir bayanla görüştüm. Şimdi evlenmiş üç çocuk sahibi olmuş. O anlatmıştı. Geri dönmek isteyince “Nasıl dönecekmişsin? Hem dönsen bile ailen seni kabul etmez, öldürür” diye tehdit ediyorlarmış. Belki kızımı da böyle tehdit ediyorlardır. Nilüfer! İnanma bu yalanlara kızım! Sen döndüğün zaman ben sana hiçbir şey yapmayacağım korkma! Bir hatadır yaptın kızım, ama sen dön gel, hepsi geride kalsın.
‘SELAM GÜZEL KIZIM’
Maide anne, kızını bulmak için deli divaneye dönmüş. Videolar çekip, sesini duyurmaya çalışmış. Bu videoda telefon numarasını pankart gibi açmış şöyle sesleniyor kızına: “Selam güzel kızım… Numaramı unuttuğunu düşünerek buraya yazıyorum. Senin aramanı bekliyorum. Lütfen beni ara seni çok özledim. Senin hayatından endişe ediyorum. Lütfen beni ara, lütfen kendini bildir artık. Kuzum, yavrum. Eğer sen iki haftaya kadar gelmezsen ben buradaki derneği şikayet edeceğim, PKK’ya eleman kazandırıyor diye dava açacağım. Lütfen bir an önce telefon aç, bir an önce evine geri dön. Yeter artık! Bak hepimizi çok üzüyorsun, sen kendin de çok üzülüyorsundur. Lütfen yapma bunu annem! Bir an önce ara beni. Ne zaman geleceğini bildir, bu hasret artık bitsin. Seni öpüyorum güzel kızım. Allaha emanet ol.”
MECLİS ÖNÜNDE MERKEL’E SESLENDİ
Maide T., Berlin’de geçen Kasım ayında başlattığı evlat nöbeti eylemine Alman Meclisi önünde devam etti. Burada 8 Mayıs günü Alman hükümeti ve Şansölye Merkel’e seslenen acılı annenin açıklamaları yürekleri dağladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Pazar günü Anneler Günü! Ben bu sene ilk defa Anneler Günü’nü Nilüfer yanımda olmadan geçireceğim. Bir annenin evladı ile sınanması çok acı. Dilerim Allah’tan hiçbir anne evladı ile sınanmasın. Gerçekten çok acı. Çocuklarımız her şeyi düşünemeyebilir, hata yapabilir. Bizler anne olarak onlara doğruları göstermeli, yanlışlardan korumalıyız. Özellikle çocuklarını PKK’ya kaptıran annelere sesleniyorum. Siz çocuklarınızı kaptırdınız. Oturup susmakla çocuğunuz asla geri gelmeyecek. Ama siz çocuğunuzun peşinden koşarsanız bir ümit çocuğunuz geri gelebilir. Öbür türlü çocuğunuzu hiçbir şekilde göremeyeceksiniz! Çocuğunuzun ölüsünü bile göremeyeceksiniz! Çocuğunuzun mezarını bile göremeyeceksiniz! Çocuğunuzun yaşayıp yaşamadığını bilmemek çok ağır bir duygu. Bu duygu ile yaşamak her gün ölmekten beter. Lütfen bu tür insanlara meyil vermeyelim, yol vermeyelim, çocuklarımızı kaptırmayalım. Çocuklarımız için ne gerekiyorsa yapalım lütfen. Ben buradan Alman hükümetine ve özellikle Merkel’e seslenmek istiyorum. Çocuğumu bulmam için lütfen bana yardım edin. Bütün annelerin de Anneler Günü’nü kutluyorum.”
PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
Evlat nöbetine destek vermeye gelen kadınlar Maide Anneye bir buket çiçek vererek Anneler Günü’nü kutladılar, “İnşallah bir dahaki seneye Anneler Günü’nü evladınla birlikte kutlarsın” dileklerinde bulundular.
Eylemin son bulmasından sonra çevreye toplanmış olan meraklı Almanlara da yaşadıklarını Almanca olarak anlattı Maide anne. Almanların gözlerinin içine bakarak şöyle dedi: “Ben de Kürdüm. Ve diyorum ki PKK bir terör örgütüdür.”