İkinci yargı paketinde yoksulluk nafakasına sınır getirilmesine ilişkin düzenlemenin de yer alması bekleniyor. Av. Nuriye Kadan, düzenlemenin kadın ve erkeği eşit düzeye getirmeden yapılmasının kadınları mağdur edeceğini söyledi.
Tartışmalı yoksulluk nafakasında yeni düzenleme yolda. İkinci yargı reformu paketinde yer alması beklenen düzenleme ile nafakaya alt ve üst sınır gelecek. Avukat Nuriye Kadan çocukların ve yaşlıların bakımı dahil, ev içinde ücretsiz emek sarf etmiş, bu sebeple çalışma hayatına hiç katılamamış, katılması engellenmiş veya ev içindeki bakım emeği yükü nedeniyle iş hayatından ayrılmak zorunda kalmış, yeniden çalışma yaşamına katılmasının önünde pek çok engel bulunan kadınların nafaka hakkına sınırlama getirmenin Türkiye’de giderek artan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştireceğini söyledi.
Yasal düzenlemenin kadını ve erkeği eşit düzeye getirmeden yapılmasının karşısında olduğunu belirten Öncü Kadın Genel Başkan Yadımcısı Av. Nuriye Kadan, asıl mağdurun kadınlar olduğunu ve kesin bir şekilde üst sınır belirlenmesinin kadınlar açısından çok fazla mağduriyete yol açacağına dikkat çekti. Av. Kadan, yeni düzenlemeyi Aydınlık’a değerlendirdi.
‘KADINLAR YOKSULLUKLA BAŞBAŞA KALIR’
Kadan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sebep olduğu mağduriyetlerin çözümünün, kadınların yıllarca mücadele ederek kazandığı hakların her fırsatta geri alınmasıyla değil, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurulmasıyla sağlanacağının altını çizdi. Kadan şöyle devam etti:
“Yoksulluk nafakasını düzenleyen medeni kanunun 175. maddesinde ‘Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz’ denir. Devletin görevi kadını güçlendirmek ve yoksullaşmasını önleyerek iş yaşamında yer almasını sağlamaktır. Eşitsizlik, yoksulluk ve şiddetin olduğu yerde bunların giderilmesi için çalışmalar yapılması gerekirken, nafakanın sınırlandırılmak istenmesi sakıncalar yaratır. Kadınları boşanma ile yoksullukla baş başa bırakır. Yoksullaşacak olan kadına hükmedilen nafakalar da yüksek miktarlarda olmayıp kadının gününü gün edeceği şekilde değildir. Kaldı ki hükmedilen bu nafaka miktarlarının çoğu da tahsil edilememektedir. Devletin bir görevi de bu nafakaların tahsil edilmesini sağlamaktır.”
YANLIŞ ALGI
İkinci yargı reformu paketi içinde nafakaya ilişkin düzenlemelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bu ay veya 2020 Ocak ayında sunulması bekleniyor. Getirilecek düzenlemeye göre nafaka süresinin evlilik ne kadar sürmüş olursa olsun en az iki yıl olarak belirlenmesi üst sınır olarak da nafakanın beş yıl olması öngörülüyor. Kadan, üst süre bakımından iki seçenek arasında tercih yapılarak nafakanın en fazla süresi ya beş yıl ya da nafaka alacaklısının eğitim, yaş, gelir, çocuk olup olmadığı ve kusur oranına, evlilikte geçirilen süreye göre hakimin takdirine bırakıldığını söyledi. Kadan şöyle devam etti:
“Yaşı veya başka sebeplerle çalışamayacak olan kadın verilen üst sınır bittikten sonra ne yapacaktır? Ya da evliliği nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kalan ve bir daha o işine dönmesi mümkün olmayan kadınların durumu ne olacak? Bu nedenle de hakimin takdiri burada daha adil bir çözüm yolu olur. Yoksulluk nafakasının bir gün evli kalıp 30 yıl ödemeye mahkum edildiği gibi kamuoyunda yanlış bir algı yönetimiyle süresiz olduğuna dair bilgiler gerçek dışıdır. Bu algı, nafakanın kaldırılması veya yasal düzenleme yapılması için bilinçli bir şekilde yapılmıştır. Nafakanın yalnızca kadınlar için verildiği algısı da tamamen yanlıştır. Yasa kadın erkek ayrımı yapmaksızın yoksulluğa düşecek kişi üzerinden tanımlama yapıyor.”
‘ERKEKLERİN BİR LÜTFU DEĞİL’
Yoksulluk nafakasının özünde ahlaki değerler ve sosyal dayanışma düşüncesinin yer aldığını söyleyen Kadan şöyle devam etti: “Koşullarda ne değişmiştir ki bir yasa değişikliğine ihtiyaç duyulmuştur? Yoksulluk nafakası erkeklerin kadınlara bir lütfu değil, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de devletin kadınların güçlenmesine ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik aldığı tedbirlerdendir. Kadınların evlilik sonrası yaşamlarını idame ettirebilmelerini sağlayan ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle yoksullaştırıldıkları için gerekli olan bir haktır. Yoksulluk nafakası tartışılırken ana başlıklar arasında boşanan eşlerin kusur durumları, nafakanın süresinin evlilik süresi ile uyumlu olması, yoksulluk nafakası alan eşin çalışma ve iş bulma olanağı olup olmadığı, ayrıca nafaka yerine sosyal yardım yapılması bulunmakta. Bir meslek sahibi olmadan, erken evlendirilen kadına, ‘Senin en büyük görevin annelik’ diyerek en az ‘3 çocuk yap’ deyip eve hapsedip, boşandıktan sonra da ‘İş bul ve çalış’ demek ne kadar hakkaniyetlidir? Nafaka konusunda, nafaka süresinin sınırlandırılması gibi yeni bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmamaktadır.
Tam aksine devletin, kadınları güçlendiren politikalar üreterek, yasal ve fiili olarak kadın erkek eşitliği için çalışmaları yapmak önceliği olmalıdır.’’
ANAYASA MAHKEMESİ: NAFAKA SOSYAL DAYANIŞMA
Medeni Kanunun 175. Maddesinde düzenelenen yoksulluk nafakasının “süresiz” ibaresinin 2011 yılında Anayasa’ya aykırılık gerekçesi ile iptal edilmek istendiğini hatırlatan Av. Kadan, bu istemin Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiğini belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin sosyal dayanışmayı vurgulayan kararı şöyle: “Kanun koyucunun Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde ‘süresiz olarak’ ibaresine yer vermesinin amacı, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eş tarafından, koşulları bulunduğu sürece ekonomik yönden desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devam niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, ahlaki değerler ve sosyal dayanışma düşüncesi yer almaktadır. Yoksulluk nafakasının amacı nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek gücünün bulunması gerekmektedir.”